Tuesday, March 23, 2010

Dans et bebek!


Break dancetan bozma figurleriyle yaratıcı bir dansçı kendisi. Ve ilk kıpırtılı Can görüntüsü.

Saturday, March 20, 2010

Can 'the krup'

Krup boyle Korn gibi falan cool bi rock grubu adı hissi veriyor ama değil işte. Alt solunum yolları biseysi... Ses tellerinin şiştiği ve havlama denilen bir öksürükle baş gösteren fena bi bebek hastalığı. Bu virüsle biz yetişkinler karşılaştığımızda normal bir grip ya da ses kısıklığı olarak yaşıyormuşuz. Ama bebekler biraz zor atlatırmış. Tedavisi soğuk hava solumak... Krup, kolik falan... Bunlar bazen bana 'panik atak' olmakla hava atan (Avrupa Yakasi, Burhan), 'ben de biraz şizofrenlik var' diyerek çılgın olduğunu anlatmaya çalışan insanların uydurabileceği hastalık isimleri gibi de geliyor. Kolik, krup... Kolik bebeklerin yıllardır ilk 3 ay gazdan ve adaptasyon sorunundan ağlama durumu. Krup da kuru öksürük ve ses kısılması... Bu isimler durumu fazlalaştırıyor sanki. Neyse krupum krupsun krup... Uyumuyoruz geceleri Can ile... (Kamer uyuyo anlami mı çıktı yoksa hay allah :) Gündüzleri şen ve şakrak geçiriyoruz. Sorunsuz. Asıl bu hastalığın bize kattığı su dışında içecek içmeyen (süt bile) Can artık ıhlamur zencefil papatya çayı falan içiyor... Su yerine onu veriyorum gibi bişi. Burdan hareketle artık anne sütü sayfasını kapatıp inek sütüne geçmeyi planlıyorum pliiiz olsun.

Monday, March 15, 2010

Deneysel falanlar...





Can uyudu. Hande'nin uykusu çok ama şimdi yazsın sonra uyusun. Can 2 aydır yürüme meselesine başladıktan sonra sanki biri ona günde şu kadar km yürü demiş gibi durmadan yürüyor. Kilo verdi tam 500 gram. Doktoru panik olup yediklerini tek tek sordu. Öyle manyak iştahlı biri değil ama aç da gezmiyor bence iyi yiyor anlaşıldı ki hareketten gitti kilo. Ben de nolur nolur peşinde koşarken kilo vereyim diyorum ister istemez olacak bu durum. Sokak delisi bi de. Sokaktan eve girmek istemiyor. Ayakkabılarını giyip atta diip kapının önüne yatıyor. Ben gerekeni yapıyorum sokağa atıyorum ama yetmiyor. Asla eve girmesin sürekli yürüsün ve topa vurup gol desin ve altı hiiiç değişmesin mümkünse öyle yaşasın kendi bildiğini okusun istiyor. terrible 2 bu değil biliyorum ama sanki bir warm up içinde olabilir miyiz diyorum kendime. Haa bu arada video teknolojisiyle tanıştım artık Can'ın görüntüleri kıpırtılı olacak.

Monday, March 1, 2010

Çocuğa tesis gerek.




Coştu... Hem de jeton atmadan bu aletler durduğu yerde dururken coştu. Disneyland'a ışınlanmak istedim. 3 yaşını bekleyemeyeceğim hissindeyim. Hem kendim hem onun içun.

Diğer posta sığmayan Can'ın da sığmadığı tulum karesi..

Zibidi haller...






Dolabını temizledim. Dar gelen bi tulum buldum. Ileene almisti... Kaliforniya sıcak ama Istanbul'da üşür giydirirsin demişti... Yün. İçimden tuluma bakıp yuuh amma büyük ne vakit doldurur bunu demiştim. Bugün o günü bile geçmişiz... Bi umut denedim ama olmadi tabi. Topis etleri fışkırdı.