Thursday, April 29, 2010
breastfeeding is over!!!
15 ay sonra... bi çeşit milat. bunu buraya yaziyorum çünkü içimdeki his hala uzaya back upliyoruz olan biteni ve can okuyacak die... ilk doğduğun ay büyük mücadeleler verip zorla alıştığı emme mevzusu 10 gün öncesine kadar geldi. barcelona'ya gittiğimiz 2-3 geceden sonra ise tamamen bitti. yok hiç üzüntü falan olmadım, duygusallaşmadım bilakis sevindim. bu kadar tatlı sonlanması inatlaşma yaşanmamasına iki kere sevindim. bi yandan da bu zamana kadar gelmesine de sevindim. aslında komik olan ne biliyor musun oğul... en bebekken minik ayağını kolumun üzerinden atardın emzirme anlarında. sonra bacağını omzuma koymaya başladın. en bebekken uyuklardın sonra bir kokteyl havasına büründü önemli bişi söyleyeceğin ya da güleceğin varsa durup sonra devam ediyodun. yani o emzirme yastığının üzerinde büyüdün ve onu izledim... bana gelince seni bölmemek için açmadığım ama meraktan çatladığım telefonlar. uyuyup üstüne düşmemek için harcadığım çabalar... geceleri hiiç hatırlamadan odana gelip hiç hatırlamadan odama geri dönmelerim. yan odada ya da aşağıda kahkahalar ve bilumum dedikodular dönerken hepsini bir güzel kaçırıp seninle yapış olmakla gerçekten eğlenmelerim. balık yerken rakının ancak tadına bakabilmem. ya da bi kadeh şarapla zoort dizlerimin bağının çözülmesi. ve bu kadar aydır toplamda 2 şişe falan içebilmiş olmam. tahinler pekmezler semizotları çikolatalar kazandipleri tulumbalar ve adana işi kadayıflar her tür iyi muammeleyi görmüş patates yemekleri ile uzuuun süreli aşkım. ee güzel bi bilanço bu. işte böyle balım.
Tuesday, April 27, 2010
Friday, April 23, 2010
Çeşitli. Bahçeli. Sulu. Tükürüklü. Kucaklı.
Saturday, April 17, 2010
Friday, April 16, 2010
Bahçede (parkta) 3: Temiz hava günleri
Bu sene kene, yılan mılan duymasam... Uç uç böceği, kelebek, kurbağa hatta karşıdaki okuldan kaçıp gelen tavşan da olur. Evde ev kumkuması olmayalım. Can iphone'a dadanmasın. Ben telefonu illebet saklayacağım die insanlara 3 gün sonra dönmeyeyim. Bilgisayar Baby Einstein öttürmekten psikopata bağlamasın. Sokakta daha çok, kapı önü mini bahçede bol bol kıpırdanalım. Yaprak, çimen, sarmaşık olalım. Annem gibi olayım hatta. Düşerdim eve gelirdim sümüklerimle. Yarama kudretnarı sürerdi. Sonra bişiler yedirirdi. Akşam babam işten dönerken toplardı beni. Yakantop, 9 taş falan kölemiz olurdu. Salıncağın tapusu senin mi demeden bir gün bile geçmezdi. Yok bu kadarı olmayacak belli ama iphone app'ler arasında level delisi de çıkmasa ortaya. kustum ve sustum.
Bahçede 1: Kedi hayranlığını bulaştır bana.
Kim bavula bir çift Can çorabı koydu?
kendimi acaip hissettim. bir sürü şeyi yaya yaya uzuuun uzuun yapmıyormuşum onu fark ettim. slow motion bir histi 2 gün can olmadan barcelona. bütün ispanyol çocuklarına/bebeklerine normalde duyacağımızdan bin kat daha hayranlık duyduk. skype denilen buluşa bin kat saygı duyduk. mesela ben eski tatil alışkanlıklarımla nasıl koptuğumu gördüm. (alışverişmania ve müadillerinden) kendimi tapasa şaraba verdim gitti. başka türlü bir güzeldi. ama can ile yumak olma isteği hiç geçmedi.
haaa bi de minik bi an: ya kamer ya ben bavulu hazırlarken diil tıkarken yanlışlıkla can'ın çoraplarından biri karışmış araya. ama ama bu çorap... :)
haaa bi de minik bi an: ya kamer ya ben bavulu hazırlarken diil tıkarken yanlışlıkla can'ın çoraplarından biri karışmış araya. ama ama bu çorap... :)
Sunday, April 11, 2010
Pazar fotosundan sonra, pazar kahvaltısı!
Portakal Vaşington! geeel!
Pazara gidiyoruz ikimiz. Haftanın Sali günleri bizim buranin pazarı. Yeni moda laf: Organik pazar. Yok bu öyle değil. Bildiğimiz küçükken annemin her Perşembe gidip ucuz ve taze bütün sebze meyveyi hatta hamsiyi falan alıp geldiği pazar gibi. Ama burdaki salı günü kuruluyor. Gümüşdere'de bahçesi olan amcalar geliyor. Ispanak yeşillik pırasa bingo bahçeden. Geriye kalanlar biraz toplama. Can da meyveciden 'topun yenen cinsi' olduğuna inandığı portakallardan seçiyor. Bir yandan da dıp tıp top şeklinde portakalları topa benzetme efekti yapıyor. Eve geliyoruz kırk saatte seçtiği portakal biraz çürük. Acaba kime çekmiş bu çocuk. Ezik domates uzmanı annesi falan?
Saturday, April 10, 2010
TaTa aşkına!
Tata, tavşan demek. Tavşancık Harry Baby TV'de izlediğimiz tek program. It's Not a Box hikaye kitabı baştan aşağı tavşan macerası anlatıyor. O kitap en çok okunan. Kamer de ona potterybarn'dan bir yumuş tavşan almış. Çocukların bağlanabildikleri oyuncaklardan biri olur mantığıyla. Bu yumuş tavşanla uyumuyor. Uyanmıyor. Kamerin hayalindeki gibi kulaklarından tutup o odadan bu odaya gitmiyor. Ama sevgi gösteriyor arada. Anne demeden sürekli TaTa demesi bile tavşan cemaatinin mutlu olmasına yetmeli.
Bir zamanlar 'Trol'ler vardı.
Peltek taklidi yaparak su istemek.
Thursday, April 8, 2010
Elin havada olduğu poza dikkat!
Friday, April 2, 2010
Can'ca-Türkçe mini sözlük
tump ka: tuttum
kalattim: kapattim
attimmm: attim
aoku: oku
sfu-sfu: su
atta: atta
kakkka: kaka
tıp: top
goooy: gol
tata: tavşan
huvhuv: köpek
huvhuw: kedi
kat: cat (kedi)
kalattim: kapattim
attimmm: attim
aoku: oku
sfu-sfu: su
atta: atta
kakkka: kaka
tıp: top
goooy: gol
tata: tavşan
huvhuv: köpek
huvhuw: kedi
kat: cat (kedi)
Subscribe to:
Posts (Atom)