Monday, April 25, 2011

23 Nisan kekleri. Ben yaptım sen kaptın.







23 Nisan sabahı heyecanla zıpladık. Çünkü karşıdaki okulda tören vardı. Kokoş okul kokoş bayraklarıyla 23 Nisan kutladı. Can okuldan eve gidenlere camdan en dramatik sesiyle seslendi. Gitmeyiin gitmeyinnnn. Sonra biz de zıpladık Nişantaşına gittik. Özge'ye Den Cafe'ye. Özge Can'a 23 Nisan keki verdi. Bu fotoğraftakine çok benziyodu. Can keki yedi. Biz ordan çıktık. Sonra kek istedi tekrar. Bitti dedim. Bitmesin Özge keki bitmesiiin dedi. Ama bitti ben sana yaparım dedim. Ve kahraman anne olarak eve gelip süslemesinden nutellasına kadar bence aynısını yaptım. (Bu Özgeden çaldığım ikinci tarif: Mini burger ve nutellalı kek:) Can'a bi 23 Nisan ritüeli oldu kekler.

Sunday, April 24, 2011

Can, Kuzey'in doğumgününü kutladı!

Tam gidecekken gidemedik gerçi ama pek eğlenerek kutladık Kuzey'i. Kuziiiiyiiikidoduuun.

'Tulumlara veda' foto çekimi/II



'Tulumlara veda' foto çekimi/I







Atopik dermatit... Aslına bakarsanız Can'ın bence kolikten sonraki en müzmin durumu bu. Kolik 3 aya geçer demişlerdi -ki geçti- bu alerjik kaşınma durumu için de 3 yaşına gelince geçer diyorlar. Bekliyoruz. Durum tatsız oluyor çünkü. Can uykuya dalmadan önce kaşınmaya başlıyor. Bilumum yeri kaşınıyor. Tatlı tatlı kaşır gibi yapıyorum ben yapmazsam kendi kendini yoluyor çünkü. Gerçek manada kaşındığı için de uykuya dalamıyor. Daldığı derin uykudan da kimi zaman 'kaşınıyoo' diye uyanıyor. Fena bi durum. Mantıklı doktor önerilerinden biri (ki ben onu kendim deneme yanıma yoluyla bulmuştum) gece yatarken tulum giydirmeyin şeklinde oldu. Tulumlar dolapta arka tarafa atıldı. İnce pijamalara geçildi. Can tulumlarını bu arada özledi. Günün ortasında giyip baktı ki küçülmüşler. 15 günde sonra istese de giyilmezler. Tulumlara veda için evde bir foto çekimi patlattık.

Çook geç kaldık!




Farkında olmadan böyle diyorum. Aa Can çok geç kaldık. Akşam uyumaya geç kalabiliyoruz. Sabah uyanıp hahu eğlencelerini uzatıp kahvaltıya geç kalabiliyoruz. Acıkıyoruz. Evden çıkalım dedikten sonra aklımıza bin adet farklı şey gelip bizi bekleyen biri varsa ona geç kalabiliyoruz. Aslında düşündüğümüzden geç kalmak çok kolay. Geçenlerde Can durup dururken hızlı hareket edip (hızla hareket hali şu: Tek kolunu sanki hızlı koşuyormuş gibi yapıp ileri geri hareket ettiriyor. Gözlerini açıyor) Aaa çok geç kaldııım dedi. Nereye dedim? İşte çok geç kaldıık dedi. Hıımm dedim ben de hızlı hızlı hareket edip arkasından gittim. Çadırın içinde tepinmeye geç kalmışız. Bu da Takanik'te balık yedikten sonra arabaya binmeye ikna ederkenki pozlar. Aaa geç kaldık Can. Hadi binelim. Bi de blogta bir sürü post için de geç kaldık...

Saturday, April 23, 2011

DNS ayarlar, hayatı nasıl ayarlar?




DNS ayarlarını değiştirecekmişim. Sonra blogspot'a girip wordpress'e taşıyacakmışım blogu. Arşivde kaldık mı nerdeyse iki ay geride. Kaldık. Açıklamak gerekirse Can'a şöyle anlatabilirim. Memlekette korku dağları sarınca eller ayaklar bağlanır. Paylaşmak bile derttir aslında. Özellikle de paylaşmayı bilmeyene büyük derttir.
Fotoğrafları biriktirdim. Ama gerçekten nerelere gittik ne yaptık sanki unuttum mu ne? Biraz ucundan okula gitmek... Top havuzu denen yeri keşfetmek... Uçurtma uçurmaya kayalıklara gitmek... Uçurtma uçurabilmek... MickeyMouse ClubHouse ve ToyStory Buzz hayranı oluvermek... Kek hiç bitmesin istemek. falan filan. Devamı uzun. Pek yakında.