Thursday, May 26, 2011

lav u.

kahveyle gronola sonra da anneyi öpüş. enfes mönü.





az az kahveli latteyi nasıl içio. gözü falan dönüo. hamileyken yegane monumdu. kafeinsiz latte ve gronola. etkiledi mi sanki... bunnara izin varsa kendiliğinden öpücükler yağıo bana.. oley. haa elimizdeki o gerzek balonu hiç sormayın. kabus bi uçan at... kurtulamadık kendisinden günlerce...

back to bahçe days...





mutlu tabi kendisi. bahçeye çıkılabiliyor artık. hem de isterse tek başına bile. kapıyı açıo coort bahçede. benim içerde işim varsa camdan izliorum. o da kendini izlenilir bir yere konumluyor. sağlamcı ya... bi de bahçenin duvarını tahta gibi kullandık. tebeşirle her gün çizip duruyoruz. onun fotosunu da çektim, koyarım. asıl bi de seksek çizdik. can hopladığımı sanıp gülüyor ama ben bayağı iyiyim hala seksekte. güseel.

Saturday, May 21, 2011

2 in 1.




1 tshirt ikimize de yeter. Yeni favori oyun.

sabah hayvanat bahçesi darıca. akşamüstü park ve balık ekmek.





hayvanlardan çok etkileneceğini biliodum. günnerce anlatacağını da. gittiğimizden beri anlatıyor nitekim. saçlı kuş vaadı. maymun vaadı. aayyy kanguru vaadı karnında bebeği vaadı... cümlelerinin arkasına bi müzik döşesem marş falan olur. sırası bile değişmio. ezberlememiz an meselesi... bi de 19 mayıstı o gün. parkta balık ekmek yerken bayrak da edindik. mutluyuz gururluyuz.

çocuğumun ruh hali bu.



bu fotoğraf can hakkında çok şey anlatıyor bana kalırsa. geçmişe dönük onun neler yaptığını ve hallerini en net hatırlatacak fotoğraflardan biridir bu. zırt diye moodu değişen sabah kalktığında günün ortasındaymış gibi davranabilen aklına gelen her neyse onla süper motive olabilen mimik insanı can. mimik ve trip insanı da denilebilir. pozcu bir karakter. o anda içine girdiği trip ve ruh hali neyi gerektiriyorsa öyle davranabiliyor. karışık di mi. hayalperest belki. yıllarca kendimi paçavra prensesi sanıp dağınık bir paçavranın içinde prenseslik sürdüğümü düşünerek büyümemin etkisi olabilir mi... bilmem. bu foto da can sabah kalkıp perdeyi açtırmayıp gözlüğünü isteyip onu ters takıp böyle biraz uyuycam ama sen foto çek demesi üzerine çekildi...

can the cameraman...



kendi kendine, kendini çektigi ilk mini film. ayak başrol.

Monday, May 16, 2011

heeyt özgürlük II





Emirganda denize tas atarken.

heeyt özgürlük...





konuşabiliyorum. istediğimi söylüyorum. istemediklerimi de söylüyorum. üstümü çıkarabiliyorum yani istediğim zaman çıplak olmam an meselesi. ayakkabılarımı giyip çıkarabiliyorum. yani sokağın ortasında çorapla gezmeye başlamam da an meselesi.
yemek istediğimde gidip ekmek çekmecesini açıp kuru ekmek orda artık ne varsa fındık falan yiyebiliyorum. ya da muz buluyorum bi yerden. doyuyorum. yemek istemedigimde zaten söylüyorum. uyumak istemiyorum diyebiliyorum. bu durumda uyumuyorum. uykusuzluktan sinirlerim tepeme çıkarsa da o benim tepem. davul çalabiliyorum, şarkı da söylüyorum bağıra bağıra. bahçeye çıkıp tabureyi bateri seti yapıp anırabiliyorum. özetle çok özgürüm. acaba ben can olarak özgürleştikçe annemin ve babamın özgürlükleri biraz azalıyor olabilir mi. ben çorapla sokakta koşarken mesela elindeki dondurmayı yiyememe gibi. en basit ve masumundan... olabilir ama ne yapalım...

Thursday, May 5, 2011

ami ve dede ile...







Ami anneanne demek can dilnde. anneanne diyebilse bile bebekliğinden beri anneme ami dior. mamiyle falan karıştırıyor desem öyle bir türkçe kullanmıyoruz evde. mamili falan. ayşe arman mıyız... neyse annem kaldı ami. dede olmaktan kendisine dede denmesinden korkan babam dedelerin kralı oldu. can, babam bize gelince fotodaki gibi sarılıp bir dedeeeeeemmmm diyor ki, evlere şenlik. gerçekten şenlik. ruhlara da şenlik pozlarla...

Can, Ömeri pek sever...







Ninni söylemekten emziğini vermeye... canıım diye sesler çıkarıp yanına yaklaşıp tatlı tatlı dokunmaya... ömer uyurken biz yüksek sesle konuşuyorsak bizi ssshh diyerek sakinleştirmeye kadar can gerçek bir ömersever. hepimiz ömerin büyümesini beklioruz.. yeni oyunlar ve yeni keşifler için. o ise süper hızla büyüyor iyi ki... ne tatlısın ömer. sevgi üflüyoruz hep sana.
şeyda anneye kenan babaya da...

Sunday, May 1, 2011

Valla bunu Can çekti!


Can'ın çektiği fotoları bu postta topliim tamam mı? Ama ilk fotosu biraz sanatsal mı oldu ne? Stensil mi denir artık ona bilmiyorum ikimizin boyadığı kağıda köpeği koyup fotoyu çekti. Acemi şansı dielim. Sonrası için beklentiyi yükseltmeyelim. Bugün çektiklerinin bunla ilgisi yok çünküm. Onnar da pek yakında!

Evden seçmeler. Birikenler.








Annemin bana ördüğü şal üzerinde bodruma indiği gün teatral tavırlar sergilediğinde bir Serhan vakası gördüm karşımda. Şaşıırdııım. Okula gidiş çanta takış halini ben çekmedim. Kamer çekti. Ama poz verdiği çok açık. Tek poz olmayan fotoğraf, fosur fosur uyuduğumuz ve suratımın bi kısmının ablukaya alındığı fotoğraf. Can'ın en sevdiği uyuma pozisyonu.

Athena aşkına!



Athena Gökhan ile Hakan son albümlerini bitirdikten sonra adeta bizde yaşıyorlar diebiliriz. Can'ın cover'ladığı yeni şarkıları superior. Konsere de gidinceee OttoSantral'lere kadar... Athena forever dedim. Sevildikleri kadar varmış.

İstanbul'un parkları, bahçeleri ve bütün top havuzları!



Bu fotolar sembolik olsun. TEM'de gidio olabiliriz trafik sıkışmış ve yolun taaa ötelerindeki bir park dikkat çekmiş olabilir. Işınlanarak kaydırakların ve salıncakların oraya gitmeliyiz. Her kaydırak yeni bir bonus her salıncak yeni bir puan demektir. Biz aslında yola İstanbul'un bütün kaydıraklarını ve top havuzlarını bulmak ve onlara ulaşmak için çıkmışızdır.