Tuesday, July 26, 2011

piano piano bacaksıııız!






Erkan'a gittik. Canım cicim Erkan Bahadır'a. Ay ne güzel akşamdı o öyle... Pek eğlendik. Can hayatında ilk kez piano başına oturdu. Vee kendinden geçti. Çıkardığı uyumlu ve şuurlu seslere biz bile inanamadık. Öyle aman da aman yetenekli evlatçım yapmıorum valla herkes benden önce fark etti kendisini. Bilmiorum artık. :)

Saturday, July 23, 2011

orda ne var ne yoksa... burda karışık ortaya.






buraya düşülecek tek not: denize girmeyi en az benim kadar seven biri daha var bizim evde. züper.

ağaç tepesi oldu mu sana tatil klasiği!




kii ben bu durumdan hiç hoşlanmıyorum. korkuyorum. susarak izliyorum kamer ile ikisini. ama iyi malzeme veriyor ağaç tepesinden sankim.

sihirli fener in alexandrapoli.




fener dönüyor. döndükçe ışıkları çevredeki binaları aydınlatıyor. ve can bu mucizeye hayran kalıyor. her gün fenerin yanına gitme arzusuyla gününü geçirip, her gece ertesi gün fenere gideceği motivasyonuyla uykuya dalıyor. bir tatil bu kadar yumoş işte bu sihirle geçiyor.

milko. baloni. ella.




olmypostan sonra trabzona gittik. sonra bi haftasonu icin yunan'a gittik. alexandrapoli'ye. sonra pek sevdik. 3 gün sonra yine aynı yere gittik. uzun süreliğine. ve can milkonun süt olduğunu, denizdeki kızların ella diye çağrıldığını öğrendi. kolluk takıp robocop gibi yüzdü. evden arabayla çıkıp yaptığımız 350 km'lik kara yolculuğu da bayağı dertsiz geçti. önemli tahlili şu.. yunanlı kızlar ing. konuşmayı bilmiyormuş. kutu kutu penseyi ingilizce söyleyemiolarmış. kendinin ingilizce konuştuğu hissine nerden kapıldıysa.
:)

Friday, July 8, 2011

teşekkürler.

hayatıma girdiğin için teşekkür ederim can. hayatıma girmen için bana desteği olan herkese de ayrıca teşekkür ederim :)
öyle şuursuz bir umutsun ki, ben bile kendi enerjime şaşırıyorum.