Thursday, October 27, 2011

beste ve güfte kendisine ait.



video çekiyorum diye diil. can böyle olduğu için ben video çekiorum. üsküdar'a gider iken ile başlıyorsak ortada bir yerde kendi bestesine çark edioruz. böyle bi sürü video oldu elimde. bu şarkının adı: giderken. XX'e giderken. kendinden geçip bir ritm tutturup üzerine canlı söz yazıo. bitmeye yakın da oldu mu die soruo. oldu valla. enfes oldu. tek sorun. nakaratları pek anlamıorum. ama o da şey gibi pop şarkılarında nakarat içerik olarak en dandik olup en tekrara yatkın olandır ya. ordan yırtıyoruz sanki.

Monday, October 24, 2011

boyama teknikleri gelişio.





kalemi yan tutup tarama yapıo. bi de zürafa boyuyo diyelim. beneklerin içini taşırmadan boyuyo. hahaha. çok gülüyorum o özenine. taşırsa noolur sanki. ama taşırmamayı kendine hedef koyması tatlı tabi.
bi de para meselesi var. paralarım aşağı paralarım yukarı. tam yine bugünlerde yeni çıkardığımız operasyon şu: kucağına yatıyorum ve can beni uyutuyor saçlarımı severek.
lavli.

Sunday, October 23, 2011

hangi 2 sene? hangi 3 sene?






o kadar güzel oldu ki can ile vakit geçirmek. ofise gitmek zorunda kaldığım zamanlarda diorum ki, ben bu çocuk 2 hatta 2 buçuk yaşına gelinceye kadar çalışmıcam diye kendime söz verdim. başardım da. e ama o zamanlar (yani ben evdeyken ve can bebekken) bu kadar konuşamıyodu bu kadar eğlenceli takılamıoduk. acaba yannış 2 sene mi evde oturdum. ya da ekstradan 2 sene daha mı oturmalıyım? tam okul çocuğu olana kadar yani? aaay şişiriyor bu konu beni. koşarak eve geliorum. kaçamak gün yaratmak için can atıyorum falan. dün mesela koç müzesine gittik. 6 sene kadar önce gitmiştim. çok güzelleşmiş, eklentiler olmuş. ya da can o kadar alice in wonderland etkisi yaşadı ki, ben de çok ama çok eğlendim.

Saturday, October 15, 2011

bu kıza bayıldık. harika şarkı söylüo. bi de enfes dans edio.



Can öylece kalakaldı hayranlıktan. 3 gün boyunca anlattı kızı.

graffiti duvarı boyadın mı boyadın..





Dori dedi. Biz gittik. Duvarda Sanat Varmış... Bomonti'de. Sanatçı olduk dakkasında. Baba dondurma yerken Can bi külah kemirdi. Dori mor bi sprey boya buldu bize. Free wall'a Can yazdık. Ama o kadar fena diiliz ya.. Peace çizdim beeen. Sonra bulut istedi Can onu bile yaptım. Sanata katkımız sonsuz :)

Wednesday, October 12, 2011

yazdan kalma hoop to serhan'lar







serhan yeni eve geçtiğinden beri bize daha az gelirken biz ona daha çok gider olduk. galata'yı sevioruz o da sevio ki bize gelmio. can o eve bayılıo. alıp getirmek ne sancılı oluo. öte taraftan tam kuledibi'nde yaşadığımız dramalar! die buraya not düşeyim nasılsa unutamam detaylarını. bi de can galiba bi havalara girdi. çok az yemek yiyo. içerikleri de dandik şeyler yiyo. bu konuyu mesele ettiğim için yazıorum. sonra nasılsa boşuna mesele etmişim diebileyim die yani....
bi de küçük notlar: anne beni çok mu seviosun? evet cancım. peki dünyalar kadar mı? evet... ben de seni..
can: prenses prens masalını anlatsana anne. anlatırken bi de prenses topuklu ayakkabı giymiş desene. ben: neden ormanda yürürken rahat olmaz ki? can: ama upuzun etek giymiş dedin ya. ondan.
bugünlerde hayatımıza giren sevgili zübeyde (zübüş) için ayrıca mutluyuz. evde sevgi dolduk. can zübüşü pek sevdi. oh be. tütütü.

Sunday, October 9, 2011

sakin hallerin videosu...



Bu film Can'ın sakin zamanlarının filmidir. Arada sırada böyle takılıyo. Ama arada sırada. Yani kendi mırıltıyı bir şarkı uyduruyor. Legolardan kule yapıo falan. Kuledekilerle Mini'yi ya da birilerini tanıştırıyo. Ya da burdaki gibi resim yapıo. Genelde bir şarkı mırıltısı oluo ama... Aynı burdaki gibi... XXX bir kadın varmıış dien şarkıyı ona ben söylemedim. Real time söz yazarı kendisi aynı zamanda.

Palyaço baba!



Can dedi. Ama boyanmasaydı da derdi.. :) Art rocks in our living room. Valla son zamanlarda deneysellikten yürüyemez olduk evde...

Farkında olmadan o bi 'abi'






No comments:

Sunday, October 2, 2011

az kaldı mı ne?




böyle ikimiz oturup yarım saatten fazla yerimizden kıpırdamadan, ordan burdan sohbet edip gülücez. karşılıklı yiyip içicez. sonra sen ben kalkiim dieceksin. ben oturup bir kahve içicem falan. şimdi de yapıoruz. biraz hareketli oluo ama oluo ya. geçen gün öğlen set'e gittik balığa. başbaşa...

haluş is getting better!





valla neydin n'oldun halus? seni arkadaşı sanıo. bu iyi bişi başardın demek. basket maçı falan olduğunda sen aklına geliosun. evdeki numaraların. güzel. aktif dinamik. sonra kucaklara alıp pizzalar, kahve içmeler, çizimler, brownieler... sahilde turlamalar. tamamdır. hatta birini kanka derken duydu. aa haluk bana dio ya. onun gibi dedi, dedi. biraz biliodum böyle olacağını. dur yazıyım can o olayı da buraya. sen miniktin böyle 3 aylık falan. hatta yoktun bile. deli gibi ağlıodun. kolik. yanımda biri olmadan kalamıodum evde. nasıl olduysa bir onbeş dakkalığına yalnızdık senle. haluk geldi o an. tam da ağlamaktan katılmıştın. kapıyı çalar çalmaz seni onun kucağına nasıl attığımı hatılamıyorum. o da böyle yaylanarak mırıldanarak bişiler yaptı falan onbeş dakka sonra sütlimandı ortam. güzeeel! iyi ki büyüdün yaa. uff hatırlaması bile fena.