Thursday, January 26, 2012

Sabah uykusunun müthiş ikilisi :)




Offf ne istedim Can bebekken sabah uykusuna düşkün olmasını. O kadar istersen olur mu? Oldu valla. Ciddi bir tutku sabah uykusu. Şimdi mutluyum valla okul mokul kasıntısı yokken. Ve beni bekleyen bi patron falan yokken. Uykumuz bitene kadar uyurken hahaa yazarken bile mutluyum. Serhan'da da öyle uyumuş ve uyanmıştık. Mahmurduk. Ve geç ayılan ikili olarak yatakta fotolandık.

Çöpten oyunlar!






Oyun oynuyoruz tabi. Ama bütün oyuncakların bir yığıntı olarak atılıp ortasına kendisinin oturması olayı yeni çıktı. O oyuncaklara asla dokunulmayacak. Bi yığıntı içinde olduğu için kendi de neyi var ve yok göremeyecek. Bu durum için devrim niteliğinde kararlarım var. Pek yakında! O ne yaa. Oyuncak jungle'ı. Babam da annemin aldığı 'çiftlik' için daha teknik aletlerini almış. Tarım ve hasat meselerinde bilgimiz olur pek yakında :) Ama ikisi bi araya gelince öyle tatlı oynuyorlar ki. İçim gidink.
Hee bi de Canbo ofise geldiğinde tam bir konstantre kırtasiye insanı olup yazı ve çiziye kendi veriyor.

Tuesday, January 24, 2012

mutlu 3 ve 3'ün çok çok katları!




Rockci gitarı seklinde mi pastam olsun? Little Einstein'daki dörtgöz şeklinde mi? Yoksaa Buzzlight mı olsa?
Müzisyen ruhu ağır bastı ve gitarda karar kıldı. Süper pasta hazırlandı ve mutlu kutlu doğumgünü kutlamaları başladı.
Hediyeler hep aynı efektlerle açıldı... Vaaay enfes... Aaa! Süper.. Bu neymiş bakalım!

Thursday, January 19, 2012

oklavalı can usta! spesiyali çiğbörek!





öyle unu atıyor masaya. hamuru ters yüz edio falan. oklavayla tekrar girişio. dil de dışarda. çektin mi dio bana? video mu dio? yok diorum fotoğraf.. ha video çek de hamur yoğurma şarkısı söyliim sana... o nasıl bi şarkı ki diorum. anında bestelio. koyucam onu da. annem böreğin içini hazırlıo. can hamurunu... çiğbörek yapıoruz dio annem. neee çiğbörek yenmez mi dio can? çiğ çiğ...

sergi sonrası serhan'da uyku molası...



öyle bi mola ki, bi yerleştik ertesi sabah gittik evimize :)

bu da sergiden kutup ayısı!



can pek sevdi ayıyı. gerçek sandı önce. sonra buzulların eriyip altının çöpe dönüştüğünü görünce biraz üzüldü. tam ne dediğini hatırlamıorum ama etkilendiğini hatırlıyorum.. bu arada iklim sergisi gerçekten çok etkileyiciydi. insan çocuğuyla gezerken demotive olmuyo diil. olacaklara biteceklere.

santralistanbulsalsergiseliklimselelektriksel!








donduk valla ama o gün... kostümlü abiler ablalar da tamiranenin içinde provamsı yapıyorlardı. o da bizim doğaçlama eğlencemiz oldu. ama o erişkin maskeleriyle bir türlü barışamadık gitti. korkuo canbo onnardan. pizza yedik latteli... ısındık. sonra da yolda sızdık ve serhana sığındık... hepi galata pavır :)

Tuesday, January 17, 2012

anne sen karla kaplanmaaa!

yoldan aradım. can annemde. bişi ister misiniz geliorum çok yakınım dedi.
can: ama anne ami'nin (ami: anane kısası) bahçesinde çoook kar var. sen gelirken karla kaplanma...
ya karla kaplanırsan ağaç gibi. gelme sen burda çok kar var.
eve gittim.
can inceledi beni. çizmelerim karla kaplı sadece.
haa sadece ayakların karla kaplı.

mutluluğum bitti.

öğle uykusu uyumamışsın. saat de kaç oldu artık uyuyamız gerek ama can..
hayır ben ağlıcam o zaman. (ağlar, sarılım. susar)
ama anne benim şimdi mutluluğum bitti.
aa? niye?
çünkü ben ağladım ondan.
senin babamın mutluluğu bitmedi. siz ağlamadınız ama ben ağladım. mutluluğum bitti işte.

Sunday, January 15, 2012

hee bu da vapurdaki simit!

kaptan amca mı? kaptan kanca mı?






aklıyla beni yöneten biri haline dönüşen can ile artık en kıymetli şeylerden biri de zaman geçirmektir. :)
kafam karışıo bazen. çocuğun ilk 3 yaşında annenin mutlaka yanında yamacında yakınında olması önemliydi ya hani. işler güçler bırakılır. çocuğa adanırdı... valla son 10 ay haftanın üç buçuk günü çalışmam dışında doğduğundan beri yapışıktık evet.
e peki yaş oldu 3.. sanki asıl zaman geçirilecek dönem başladı bana kalırsa. oyun oynanıyor uzun uzun. sohbet ediliyor. halden anlıyor. üzdüğünü fark ediyor. bekle diyorsun bekliyor. gezerken etrafı inceleyip sana katkısı bile oluyor.
şimdi n'olcak? ben onu düşünüorum. o okula gidince çalışırım falan... nasıl olur... iyi iyi sıcaklığı iyi anne...
çorbalara ve sütlere denen cümleyle bu yazıya bi son verdim gitti. neyse işte dur son veremedim. bağlayacağım yeri unuttum. evde oyuncak sepetinin içine girmişti bi gün. (ekte hatta o foto da) gemideyiim ben die dramatizasyon yapıodu. ben de gel gerçek gemiye binelim bugün dedim ve beşiktaş üsküdar şehir hattına bindik. yilbasi icin migrostan def almıştık. evde olur da göbek atılması gerekirse die!!!? onu da aldık yanımıza... vapurdan inerken ipleri atan abiye bu geminin kaptanı nerde die sordu can... abi yukarıyı gösterdi. can ona şöyle bi espri yaptı: kaptan kanca mı? kaptan amca mı? adam da iyi ki güldü... :)
neyse üsküdar'da kanaat lokantasına gittik. ayva tatlısı bilem yedik. ama can sonra yere yatıp restoranın zeminindeki karoları yaladı. ondan sonra da uzun bi hastalık geçirdik. virüs için çok uğraşmadık. yalayınca geldi bence...

hayal 'güçlü'!


hayal gücü hikayesini yazdım mı buraya emin diilim.
biri can'in anlattıklarını dinledikten sonra hayal gücü çok iyi gibi bişi dedi.
can da güçlüyüm evet hayal güçlüyüm dierek etrafındaki oyuncakları kucaklayıp kucaklayıp havaya savurmaya başladı.
gücünü göstermek için :) ayrıca bu fotoyu da hayal güçlü can kendisi çekti...

Saturday, January 14, 2012

Oyuncak filesinde bir mimik insanı!





Amma mimik insanısın cocuuguuum. Ama bi dakka bu sırada büyük eğlence vardı evde. Kamer balon çıkaran zımbırtıyı üflüodu. Can da filenin içinde köpüklerin kendisine çarpmasını bekliodu.

İlk kez 'bu kadar' hastalık!





iki ilk üstüse gelmiş... biri sakız öbürü bu kadar hasta olmak.. öksürük çok ilerleyip sıkıştırınca hava verdiler hastanede. içine şurup koydular... nefesi açılsın die. maske taktı canbo. darthvader oldu geçici olarak. maske takılana kadar öksürürken kustu. ishal bile oldu. ufff zordu ama geçti... upuzun bi grip hepimize de bulaşarak evi sonunda terk etti.

Hayatındaki ilk sakız!




Sakız nasıl çiğnenir? Önce yalanır sonra emilir sonra sakince çiğnenir ama yutulmaz. Yediğini yut die öğrettik iki dakka sonra yutma dioruz. Sakıcı çiğnerken salyalar akıo falan. Ama en teme kural çözüldü... Sakızın şekeri bitince çöpe atılır. Çünkü eskir.
Benim sakız kuralım da tam olarak bu.

Sunday, January 8, 2012

anne başarsın! anne yapabiliiii.

valla ne zamandır bu kadar gözümden yaş gelip kendimden geçercesine gülmemiştim.
ayfonda bi oyun var koyun atlatmaca falan.
ben koyunları salıncağa bindirip zıplatarak uçurumun öbür tarafına geçirirken hep ucu ucuna başarıyorum. ya da başaramıyorum düşüo koyunlar. düştükçeee aaaa die düşüoruz biz de. kamer dur ben geçireyim küçük koyunu dior. can hayır hande yapsın. anne başarabiliii. anne oyuncu. eğlenceli oynuoo. dio ve yine denioruz. 2 koyun geçse de 3. sü mutlaka yerde.
gülmekten katıldık her koyun sahnesinde.
valla hala da uyumadık. saat oldu yarım.