Sunday, April 8, 2012

EKMEK/KÖFTE vs TARÇIN LEBLEBİ




Tarçın ile Leblebi önce bahçede coştular. Sonra parka gittik. Can önce fazla kıpırdak oldukları için anlamaya çalıştı. Sonra alıştı. Parkta tutup gezdirdi ve kimi gördüyse köpeklerimle tanıştırıım mi die sordu. Can'ın bi köpeği olsa adı ne olurdu dedim? Ekmek dedi. Sonra da köfte dedi... Aslında onun EKMEK isimli bi köpeği varmış zaten. Bi gün bizim bahçeye bi köpek gelmiş sokaktan geçen. Can ekmeğin içinin renginde olduğu için (sarımsı beyaz herhalde) adını EKMEK koymuş. Aynı mantıkla kahverengi ya da siyah bir köpek daha istiomuş. Onun da adı KÖFTE olacakmış. Canım KÖFTE EKMEK çekti! Bu köpek konusuna ailece eğilmeliyiz gibi hissediorum. Okuldaki ŞEKER de çok konuşulmaya başladı çünkü... Hıımm salıncak da hali de poz ver dediğim için yapıldı... Yerimmm.

Saturday, April 7, 2012

Tarçın ile Leblebi evde uyurken biz kahve içtik!




Tarçın ile Leblebi fotoları ve maceraları pek yakında burda!

hızlı koşmak yaramazlık yapmak diildir.




sibelharman'a bi gidişimde can de benle geldi. ilk kez geldiği bir mekan olduğu için sakin olur diye düşünürken çılgın danslar ve koridorda deli koşuşlarla çevreyi kendine çekti. tatlı tatlı peki sen biraz yaramaz mısın diye sorulduğunda da hızlı koşmak yaramazlık diildir dedi. e tamam doğru.

Thursday, April 5, 2012

tersiz anne!



Tersiz evet.
Sen kafanı benim gibi yap ama altını çevirme!
Maket insanları sök çıkar tak sok meselelerinin sonu bu. Bi de emzik gitse ya çıkıp ağızdan! Sökülüp atılsa uzaklara. Bu yaz işallah!

Yapıştırma sanatı



Yapıştırıcıyı sonuna kadar sıkıp bitirme sanatı da olabilir.

Okula girmeden parkının suyunu çıkar sonra da üstüne bi kahve çek!







Sonra da anne senle vakit geçirmek çook güzel de... Sana bayılıyorum. Özledim bu postu yazdıktan sonra çıkıp yanına geliyorum.

Wednesday, April 4, 2012

Çiçek ektik! Can suyu verdik.




Çiçek ekicez ve can suyu vericez Can tamam mı 3 gün!
Benim suyumu mu?

Okul gezisinde seradan aldığı çiçeği evde bi iki gün saksıda suladık. Sonra da bahçedeki boş minik alana ekmeye karar verdik. Ama çiçek ekmekten çok korunun tamamını ektik gibi oldu. Kendi özel el arabası ve kürekleri ve çizmeleri... Küçücük bir çicek için uçuşan topraklar... Olsun ektik güzel oldu. Tuttu da..

Dinazordan döndük.




Cumartesi günü Dinazorların olduğu yere gidecektik. istanbulforkids saolsun. Ama yolda dinazorlar heykel mi? Gerçek diiller di mi, diye başlayan sorular ağlamaklı korku ifadelerine dönüşünce kahve içtik... Yemek yedik. Yürüdük. Ve sonunda da bizim evin orda Orman Fakültesi'nin stadyumuna daldık. Tribünün bildiğin stadyum tribününden farkı yoktu valla. Daha minik ve daha az kalabalık ama maç bildiğin maç. Çok güzeldi izlemesi. Önce abiler niye bu kadar şişko sesle konuşuorlar dedi. Çünkü gol olunca en ooooo kalın sesleriyle bağırmışlardı. Sonra anladı ki gol sevinci... Seyircinin futbolcuyla konuşabildiği bir maç olduğu için çok interaktifti... Taraftarla polemiğe girme Ümit lafı maçın bende kalan süper tortusu...