Sunday, September 18, 2011

Thassos'tan bizim hamağa!




Hepiciği de anlamlı aslında. Bir ağaç kavuğuna düşmek üzere oturmuş yavru, o an, Thassos adasındadır. Ağaç kabuğunu fon yapıp tatlı poz vermiştir. Dier kimsenin görünmediği plaj fotosunda aslında Can ile ben şezlongtayız. Ben kuruluyorum kendisini. Hamak ise biz tatilden geldikten sonra Can'ın kendini yaydığının halleridir.
Bişiler yazıcam. Geçen gün Pınar'cımla buluşmak için çıktım. Geç geleceğini anladım. En az 20 dakkam falan boş geçecekti. Kamer ile Can da Ketendere'ye falan gideceklerdi. Böyle limonata içip gazete okuyup boş boş dururken elimi kolumu koyacak yer bulamadım. Rahatlıkla ilgili içgüdülerimi yitirmişim sanki :) ve her an her şey olabilir ihtimali benim bir numaralı refleksim olmuş. Biraz önce Can uyandı. Ağladı. Rüya gördü galiba. Sanki o ağlayan diilmiş gibi de omzumda öyle bi bebek gibi uyudu ki. Sakinliğine hayran kalmam için ağlayarak uyandığını düşündürdü bana. Sakinliği gerçek bir hayranlık yaratıyor. Uyurkenki teslim hali. Ama hep kısa süren teslimiyetleri. Öperim.

No comments: