Sunday, July 25, 2010

Aklimda.

Gecikiyorum buraya olanı biteni koymakta... Elimde fotoğraflar var ama bekliyorlar. Olanlar bitenler desen korkuyorum aklımda beklemeyecek diye. İş yapmak için bilgisayarı açıp kapatmaktan nefretliyim. Ama ferah günler olacak. Yaz böyledir ya. Bi taraflardan eksik kalırsın. Tatilimsiler en çok blogtan çaldı tatiller yüzünden bekleyen işler bi de hırsız. Can'a bir haller oldu. Konuşuyor mu ne? Birine aa bu çocuk konuşuyor demek için çocuk neler demeli? Bilmiyorum öyle salak şeylere de şeetmiyorum zaten. Can lamba şapka kavun karpuz su hava küpe toka ayakkabı aç kapa çıkart giy çiz kalem daha da bi sürüsünü söylüyor yerli yerinde. En çok istediğim oluyor. İletişmek. Poposunu karınca ısırıyormuş salıncağa oturttuğumda. Acı dedi... Aldım hemen. Yakaladık ısırmadı işte bu! Hee ağlasaydı da olurdu ama niye ağlıyosun ki diyene kadar ısırırdı di mi? Mesela babamın ayağı kanadı gece onu gördü. Hiç acısından bahsetmedi babam. Sonra onnarda uyuduk. Uyandığımızda Can babamın yanına gidip ayağına baktı. Acı? diye sorma seslendirmesi yaptı. Yani nasıl iyi misin dede? gibi. İnsan hayretli hayranlık besliyor. Haa tabi kelimeler tertemiz diiler kalem mesela KALLEM arapçadan esintilerle. Ya da kupe kope seklinde. Kavun ise kabun. anaane ise ami... bu arada benim güzel anneannem... can'ı görmekle ne iyi ettin... onu beklemekle. o seni tanımakla buruş mis yanaklarını öpmekle ne iyi etti. ona çiçek koklamayı öğretmekle... en güzel bakışlarınla sevmekle... burdasın hala. yorgunsun ama burdasın. canın acıyor ama yanımızdasın. bir türlü bilmediğin (söylemediğimizi bildiğin) hastalığını sadece can'a sormakla ve can sen, daha o kadar iyi konuşamamakla ne kadar iyi ediyorsun.

No comments: