Sunday, August 8, 2010

Uşağuuum nereyesun? :)






Karadeniz acaip bi yer. Yazın ortasında montla dolaştıran. Sislerin üzerindeyken aslında bir evin terasında olduğun. Dallarından meyve sebze fışkıran. Yağmur bildiğimiz şeyin sel olduğu. Biraz önce geçtiğin bir köy yolunun onbeş dakka sonra kayalarla kapanabildiği. Kuymak yediğin. Muhlama ve kuymak arasındaki farkı hiç önemsemediğin. Yemeklerin kuzuni(ne) denilen sobamsılarda piştiği. Lezzet delisi olduğun. Suyu musluktan lokur lokur içebildiğin buz gibi. Eline bir dal alıp sabahtan akşama kadar yeşilin içinde tam içinde yürüyebileceğin. Bi de ekili çaylara hayranlık duyduğun enfes bi yer. Can'ın öğle uykularını tam 4 saat uyuduğu, geceleri hiç uyanmadan uyuduğu. Yemek yemeyi kendi kendine başardığı. Göle şelaleye nehire hepsine birden 'su' diyip delirdiği bir farklı yer. Hayatında 3. kez Trabzona giden babasından daha sağlam bir Karadeniz uşağı idi kendisi. Öyle adapte oldu yani.

No comments: