Monday, September 6, 2010

Canım anneannem nerde?



Gitti. Bizim ailedeki kadınların en her şeyi bilen kadını gitti. Başka bir yere. Değişik, bilmediğimiz ama onun gidişinden sonra çok merak ettiğim bir yere gitti. Efsane anneanne olduğunu o yaşarken ben biliyordum. Herkesin bir anda anneannesi/annesi olacak kılıkta biriydi. Kucaklayan koşulsuz verip seven... Az konuşan ama dolduran cümleleri. Özdeyiş bırakan. Rumeli şivesiyle çizgiliye çızgılı diyen... Evinde hep biber parparlanmış kokusu olan. Sofrasına 35 kişi dönüşümlü oturduğumuz. Bana hayatımın en iyi karnıyarıklarını ve en sevdiğim bamyalarını yapan. Yazlıkta gece camdan kaçtığımı bilen, ilk gençlik yıllarımın yazlık fırlamalıklarını hüüp diye emen. Yanakları pamuk, kalbi pamuk, giderken bile en pamuk olan. Anneannemin olduğu yerde doğurmayı çok istedim olmadı. Hemen geldim benle kal Can'la kal dedim. Kaldi. 40'ladı Can'ı yıkadı. Çiçek koklamayı öğretti. Ellerini açıp seni bu kadar seviyorum demeyi öğretti. Ona bile yetti. Yolu evinin önünden geçen herkese yettiği gibi. Dedemin bile tanımadıkları vardı cenazede. Hayat dersi alan herkes koşmuş gelmiş. Mutlu olmak için mutluluk yaratmak, zengin olmak için küçük zenginlikler yaratmak ne demek ondan öğrendim kolay da unutmam... Bir eski fotoğrafta ilk torunlarıyla bir sonrakinde de torununun ilk çocuğuyla. Ne mutlu... Mutlu huzurla uyu tamam mı?

No comments: