Monday, September 13, 2010

Hisli bir özet oldu bu.





Kathrin geldi. Dev en dev köpük balonlarından yaptı. Can'ın hafızasında tarihe geçti. Kathrin ve bolon olarak. Bolon dedikten hemen sonra kattin diyo. Sonra annemin yan komşusu Poyraz'ın yani Eylül'ün oğlunun basket potasında (Dünya Kupası başlamadan) hayatının ilk basketi atmayı öğrendi. Kupa maçlarıyla basket delisi oldu. Ama biz eve almak için bi pota bile bulamadık, her yerde bitmiş. Yeni nesil basketçiler en iyi evde yetişir gibi bi ekol mu var nedir? Sonra bayram oldu. O günlerin fotoları var ama buraya koyamıyorum sonra artık. Bayramda anneannem koktu her yer. Hiç iyi olmadı bu iş. Yine içimde bi çöreklenen acı. Bi de buraya yazacağım dediğim terrible 2, gavur sitelerde kısaltması TT olarak anılan bizde belalı 2 olarak tercümesi şıttırılmış triplere hoşgeldik. Bir minik hayır kelimesiyle alınıp ağlamak... Onu öyle yapmayalım lafıyla falan kendini yere atmalar. İnat yapıp yay gibi gerilmeler. Otomatiğe bağlamış gibi limitsiz tekrarlar dünyasına adımımızı attık hayırlısı.
anne oku anne gel anne bahçe anne basket... her birinden bin kere... bütün bunları yazarken aklıma bir şeker kokusu geldi. artık yumuk durmayan içindeki çizgilerinin derin ve gömük olduğu tombul ellerini öptüm uyurken. el açılıp yanağıma yapıştı birden. sonra burnuma bir şeker kokusu geldi. sanki akide şekerlerini avuçlayıp bırakmış gibi. kokladım kalakaldım. kafamı kaldırıp teşekkür ettim. terrible 2 triplerine de... uykuya direnmelerine de... her bir hallerine de. iyi günler.

No comments: